Asi bir gençle nasıl başa çıkarsınız?
Ebeveynler için başa çıkılması zor bir durum. Masum sorulara öfkeli cevaplar, çarpılmış kapılar, çalışmayı reddetme – bunlar sizin çok aşina olabileceğiniz davranışlardır.
Asi gençler, evi bir savaş alanına çevirebilir.
1. Tam olarak hangi davranışların kabul edilemez olduğuna karar verin
Çocuğunuzun sizi rahatsız edebilecek birçok davranışı vardır. Giydiği kıyafetleri beğenmeyebilirsin ya da yatak odasındaki dağınıklığı sevmeyebilirsin. Ancak bu davranışların her birine tepki verirseniz, ergenlik çağındaki çocuğunuzla ilişkiniz uzun bir tartışmaya dönüşecektir.
Zamanla, ergen çocuğunuz sizi asla memnun edemeyecek bir ebeveyn olarak görmeye gelecektir. Sadece bu da değil, sürekli olarak çocuğunuzu eleştiriyorsanız, yakında onu “arka plan gürültüsü” olarak engellemeyi öğrenecektir. Ve bu kötü, çünkü onaylamadığınızı gerçekten kaydetmeniz gerektiğinde, bunun hiçbir önemi olmayacak.
Bu nedenle, can sıkıcı davranışlarla kabul edilemez davranışlar arasındaki fark konusunda net olmak çok önemlidir. Başka bir deyişle, savaşlarınızı seçmeniz gerekiyor.
Ebeveynlerin sinir bozucu davranışlar ve kabul edilemez davranışlar konusunda kendi sınırları olacaktır. Bir şeyi açıklamaya çalışırken size bağırmak ya da yüzünüze karşı “aptal” demek kabul edilemez davranışlara örnek olabilir. Öte yandan, ne zaman duş aldıkları ve ne yemeyi seçtikleri, görmezden gelmeyi tercih ettiğiniz davranışlara örnek olabilir.
2. Çocuğunuzun mükemmel olmadığı gerçeğini kabul edin
Aşırı ebeveynlik birçok şekilde olabilir. Aşırı ebeveynliğin yaygın bir tezahürü, gençliğinizden çok fazla şey beklemektir.
Ebeveynlerin gençleri için en iyisini istemeleri doğaldır. Sonuçta, biyolojik olarak çocuklarımızı korumak ve onlara bakmak için programlandık. Ancak çocuğunuz için en iyisini istemek, kolayca olumsuz bir şeye dönüşebilir. Ebeveynler gençlerini bir “proje” haline getirdiğinde olan budur.
Bu ebeveynler için gençleri, her zamankinden daha yüksek bir standarda cilalanması gereken bir “pırlanta”dır.
Yüksek ebeveyn özlemleri, mükemmellik takıntısına yol açabilir. Ve bu da, gencin boğulmuş hissetmesine neden olabilir. Bir ebeveyn olarak, gençlik yıllarının bırakmakla ilgili olduğunu hatırlamak çok önemlidir. Çocuğunuz kendini sizden ayırmayı öğreniyor. Dünyaya açılma sürecindedir, bu yüzden bağımsızlık ve özerklik için can atıyor. Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzun geleceği hakkında endişelenmemek zor. Ancak bu endişeyi, gencin kendi kişisi olma ihtiyacıyla dengelemelisiniz.
3. Her seferinde yalnızca bir konuya odaklanın
Çocuğunuzun meydan okuyan davranışıyla uğraşırken, her seferinde bir konuya odaklanın. Çocuğunuz birçok sorunlu davranış sergiliyor olabilir. Ancak hepsiyle aynı anda uğraşmaya çalışırsanız, herhangi bir davranışı etkili bir şekilde ele almak zor olacaktır.
Zor davranışları birer birer ele almak, genellikle daha küçük sorunlardan başlayıp daha sonra daha büyük sorunlara geçmek çok daha iyidir. Bu şekilde odak netleşecek ve çocuğunuzu bunaltmaktan kaçınacaksınız.
4. Çocuğunuzla ciddi bir konuşma yaparken, bunu evin dışında yapmayı deneyin.
Bunu neden tavsiye ediyoruz?
Çünkü çocuğunuz muhtemelen evinizi tüm güce sahip olduğunuz bir yer olarak düşünüyor. Sohbeti bir kafe, restoran veya bir park bankı gibi tarafsız bir zeminde yapmak daha iyidir.
Bu şekilde, çocuğunuzun yapıcı tartışmalara açık olması daha olasıdır. Ayrıca bilinçaltında asi tutumlara geri dönme olasılığı daha düşük olacaktır. Mümkünse, konuşmayı çocuğunuzun gitmekten hoşlandığı bir yerde yapın. Bu, verimli bir tartışma yapma şansını daha da artıracaktır.
5. Çocuğunuzla olası çözümleri tartışın
Çocuğunuzla yaptığınız konuşmanın problem çözmeye odaklandığından emin olun. Çocuğunuza bir çözüm bulma sürecinin bir parçası olduğu hissini verin. Bu, her iki tarafın da soruna olası çözümler önerebileceği olumlu bir atmosfer yaratacaktır.
Toplantıyı, kuralları belirlediğiniz ve çocuğunuzun pozisyonunuzu kabul etmesi gereken tek taraflı bir sohbete dönüştürmekten kaçının. Bu tür tek taraflı konuşmalar, duruma yardımcı olmayacak bir yüzleşmeye yol açacaktır.
6. Hiç kimsenin bir kaybeden gibi tartışmadan uzaklaşmadığından emin olun
Tartışmanın hem siz hem de çocuğunuz için bir kazan-kazan (veya en azından kaybetmeme) durumuyla sonuçlandığından emin olun. Çocuğunuzun toplantıyı kaybetmiş gibi hissetmediğinden emin olun ve siz kazandınız. Bunu yapmanın yolu, çocuğunuzun duyulduğunu hissetmesine yardımcı olmaktır. İkinizin de hemfikir olduğunuz sonuçlara ulaşmada aktif bir rol oynamalarına izin verin.
Örneğin, sorun çocuğunuzun hafta içi ne kadar ekran başında olması gerektiğiyse, ondan bir sınır önermesini isteyin. Ya da sorun, çocuğunuzun ev işlerine yardım etmemesiyse, ona hangi günlük işleri yapmak istediğini sorun. Gençler tartışmaya dahil olduklarını hissettiklerinde, çözümleri sahiplenme ve onlara bağlı kalma olasılıkları daha yüksektir.
7. Siz veya çocuğunuz sinirlenmeye başlarsa konuşmayı erteleyin
Toplantının amacının hayal kırıklıklarını açığa çıkarmak olmadığını unutmayın. Öfkeler alevlendiğinde, her iki tarafın da kabul edeceği çözümler bulmak zordur. Bu nedenle, siz veya çocuğunuz sinirlenmeye başlarsa, konuşmayı başka bir zamana ertelemek en iyisidir.
8. Çocuğunuzu yargılamaktan kaçının
Çocuğunuzun seçimleri veya davranışları hakkında yargılayıcı açıklamalar yapmaktan kaçının. Özellikle, “Her zaman” veya “Asla” kelimeleriyle başlayan ifadelerden kaçının.
Bu tür ifadeler çok geneldir ve çocuğunuzun savunmaya geçmesine neden olur. Çocuğunuz onu “sorunlu bir çocuk” olarak gördüğünüzü hissediyorsa, problemli davranışını sürdürmesi muhtemeldir. Bunun nedeni, gençlerin ebeveynlerinin onları nasıl gördüğüyle tutarlı bir şekilde davranma eğiliminde olmalarıdır. Tekrarlayan dırdır veya eleştiri, çocuğunuzu asi davranışlara itecektir.
9. Çözümler yazmak yerine çocuğunuzun nasıl hissettiğini anlayın
Bir ebeveyn olarak, gençlerin sorunlarına yönelik çözümlerinizi belirtmeniz doğaldır.
Örneğin, kızınıza şunu söylemek isteyebilirsiniz: “Telefonunu çok kullanmasaydın kötü notlar almazdın .” Ya da oğlunuza “Odanızı düzenli tutsaydınız eşyalarınızı kaybetmezdin” demek isteyebilirsiniz.
Ancak çocuğunuz bu “çözümleri” eleştiri olarak görecek ve sonuç olarak rahatsız hissedecektir. Neyi yanlış yaptıklarına dikkat çekmek yerine, çocuğunuzla daha iyi bir ilişki kurarak başlayın. Bunu yapmanın en iyi yolu dinlemektir. Çocuğunuzu “aktif olarak” dinleyin. Bu, gençinizin saygı göreceğini hissedeceği şekilde dinlemek anlamına gelir.
Göz temasını koruyun ve arada bir başınızı sallayın. Çocuğunuzu konuşmaya devam etmeye teşvik etmek için “Bana daha fazlasını anlat” gibi ifadeler kullanın. Arada bir, çocuğunuzun söylediğini duyduğunuzu düşündüğünüzü özetleyin. Bu aktif dinleme teknikleri , çocuğunuza duyulduğuna dair bir mesaj gönderir. Çocuğunuz ne hissettiği hakkında daha fazla şey paylaşacak, böylece onu daha iyi anlayacaksınız.
10. Bir aile olarak bir aile misyonu beyanı oluşturun
Hemen hemen her şirketin bir misyon beyanı vardır. Bir misyon ifadesi, müşterilerine hizmet ederken ve işini yürütürken ona rehberlik eder. Aileler de bir misyon beyanına sahip olmaktan yararlanabilir. Bir misyon beyanına sahip olmanın bir yararı, bir dizi ortak ilke ve değer ortaya koymasıdır. Ortak bir amaç duygusuna sahip olmak, ebeveynleri ve çocukları birbirine bağlar. Bu, özellikle çocuklarınızı misyon bildirimini geliştirmeye dahil ederseniz geçerlidir.
Bir aile misyonu beyanı oluşturmak için bir aile toplantısı yapın ve aşağıdaki gibi sorular sorun:
- Ailemizin misyonu nedir?
- Nasıl bir aile olmak istiyoruz?
- Ailemiz için en önemli değerler nelerdir?
- Ailemizde ne tür ilişkiler kurmak istiyoruz?
- Birbirimize nasıl davranmak istiyoruz?
11. Çocuğunuzun davranışlarıyla ilgili duygularınızı paylaşın
Çocuğunuzun bu kadar cüretkar olmasının nedenlerinden biri, siz tüm güce sahipken, onda hiçbir güç yokmuş gibi gelmesidir.
Kendinizi savunmasız bırakmanıza izin vererek ilişkideki dengeyi yeniden kurabilirsiniz. Çocuğunuza davranışının kabul edilemez olduğunu söylemek yerine, davranışı hakkında ne düşündüğünüzü ona söyleyin. Örneğin, şöyle diyebilirsiniz: “Bir okul gecesi gece yarısından sonra uyanık kaldığını gördüğümde endişeleniyorum. Çünkü ertesi gün okula gitmen senin için zor olacak.” Ya da şöyle diyebilirsiniz: “Bir konuşmanın ortasında çekip gittiğinizde saygısız hissediyorum.”
Çocuğunuzu dırdır etmek veya eleştirmek yerine duygularınızı paylaşarak kendinizi savunmasız hale getirirsiniz. Sonuç olarak, çocuğunuz daha anlayışlı ve daha az isyankar olacaktır. Bunu şu mesajı gönderen ebeveynlikle karşılaştırın: “Ben ebeveynim, sen çocuksun ve sadece dediğimi yapacaksın.” Bu yaklaşım, çocuğunuzu daha asi olmaya teşvik eder.
12. Çocuğunuzun söylediğini duyduğunuzu düşündüğünüzü onaylayın
Çocuğunuzun beyni gelişmeye devam eden gençlik yıllarında, onunla iletişim kurmak çoğu zaman kolay olmayacaktır. Bu nedenle, onun ne dediğini anladığınızı doğrulamak iyi bir fikirdir.
Örneğin, genç kızınıza “Bu fotoğrafınızı büyükanne ve büyükbabanıza göndersem sorun olur mu?” Diye sorabilirsiniz.
Cevap verebilir: “Sanırım öyle.”
Bu kulağa kesin bir “evet” gibi gelmiyor, bu yüzden onun yanıtını anlayıp anlamadığınızı kontrol etmek en iyisi olacaktır. Daha sonra şunu sorabilirsiniz: “Bu, o fotoğrafı gönderdiğim için mutlu olduğun anlamına mı geliyor yoksa farklı bir fotoğraf seçmemi mi tercih edersin?” Bu yaklaşımı kullanmak, daha sonra bir çatışmaya yol açacak bir yanlış anlamanın önlenmesine yardımcı olabilir.
13. Çocuğunuz takdir ettiğiniz bir şey yaptığında, ona bildirin
Bir gencin ebeveyni olarak, sizi rahatsız eden davranışlara odaklanmak kolaydır. Bunun tehlikesi, çocuğunuzun sizi “tatmin edici olmayan bir ebeveyn” olarak görmesidir. Bu nedenle, çocuğunuz minnettar olduğunuz bir şey yaptığında takdir göstermek önemlidir.
Çocuğunuz küçük kardeşinin ödevine yardım ederse, “Kardeşine ödevinde yardım ettiğin için teşekkür ederim” diyebilirsiniz. Veya genç oğlunuzun çöpü attığını görürseniz, “Ev işlerine yardım ettiğin için teşekkür ederim” diyebilirsiniz.
14. Alaycılık kullanmayın
İğneleyici sözler komik görünebilir, ama aslında bir tür saldırganlıktır. Bunu kelimenin kökeninden görebilirsiniz.
“Alaycılık”, “eti koparmak” anlamına gelen Yunanca “sarkazein” kelimesinden gelir. Alaycılık kullanmak, siz ve genç çocuğunuz arasındaki ilişkiye zarar verir. Bunun nedeni, çocuğunuzun kendini yaralanmış ve küçük düşmüş hissedecek olmasıdır.
Alay etme alışkanlığınız varsa, alışkanlığı tamamen ortadan kaldırmak için bilinçli bir çaba gösterin. Alaycılığı sıklıkla kullanmak zehirli bir ev ortamına neden olur. Bu, çocuğunuzun daha asi olmasına yol açacaktır.
15. Çocuğunuz için bir örnek belirleyin
Bu davranışı modellemezseniz, çocuğunuzun belirli bir şekilde davranmasını beklemek makul değildir . Bu yüzden çocuğunuzla nasıl konuştuğunuza dikkat edin. Mümkün olduğunca onunla nezaket ve saygıyla konuşun.
Örneğin, şöyle diyebilirsiniz: “Zaten 22:00 ve yarın okul günü. Ve daha ödevine bile başlamadın! Neyin var?”
Kaba bir şekilde konuşmak, çocuğunuza, tedirgin olduğunda böyle konuşmanın uygun olduğuna dair dolaylı bir mesaj gönderir. Sorunu çözmenin daha iyi bir yolu şöyle demek olabilir: “Saat 22 ve yarın okul günü. Ev ödevine neden henüz başlamadığını benimle paylaşır mısın lütfen?”
16. Çocuğunuza ders vermeyin
Çocuğunuz yapmaması gereken bir şey yaptığında, ona ders vermek cazip gelir. Ancak bunu yapmak, çocuğunuzun kendisini “kötü bir çocuk” olarak görmesine neden olacaktır. Aynı zamanda savunmasını da yapacaktır. Derslerle ilgili bir diğer sorun da geçmişe odaklanmış olmalarıdır. Dersi veren ebeveyn, geçmiş olayların ve yanlışların uzun bir listesini getirebilir.
Geleceğe odaklanmak ve onu çözümün bir parçası olmaya davet eden genç soruları sormak çok daha verimli. Örneğin, diyelim ki ergenlik çağındaki oğlunuz sokağa çıkma yasağını çiğnedi. Sokağa çıkma yasağına uymanın önemi hakkında ona ders vermek yerine, eve neden geç geldiğini anlamaya çalışın.
Durumu daha net anladığınızda, bunun bir daha olmayacağından emin olmak için konuşmayı çözümlere doğru kaydırın. Çocuğunuza ders vermekten kendinizi alıkoyamıyorsanız, dersleri kısa tutun – 5 dakikadan az. 5 dakikadan uzun sürerse, dersin çocuğunuz üzerinde herhangi bir etkisi olmaz.
17. Çocuğunuzla ilgili başka bir şey olup olmadığını ortaya çıkarmaya çalışın
Asi bir gençle sorun yaşıyorsanız, gencin davranışlarına odaklanmanız doğaldır. Ancak davranışla uğraşmadan önce sorunun kökenine inin. Çocuğunuzun davranışında ani bir değişiklik fark ederseniz, okulda zorbalığa uğrayıp uğramadığını düşünmeye değer. Ya da belki de temel neden benlik saygısı, beden imajı veya kaygı ile ilgili bir sorun olabilir.
Çocuğunuzu dinlemek ve ilişkiyi kurmak için zaman ayırın, böylece sorunlarını sizinle paylaşmaya daha istekli olacaktır. Çocuğunuzun davranışı yalnızca altta yatan sorunu ele aldığınızda iyileşir.
18. Profesyonel yardım alın
Durum düzelmezse, profesyonel yardım alın. Yardım istemekte utanılacak bir şey yok. Ayağınız kırılırsa doktordan yardım almaktan çekinmeyeceksiniz. Aynı şekilde ergenlik çağındaki çocuğunuzun durumu bozulursa profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.
19. Çocuğunuza biraz boşluk verin
Aile hayatı yoğun olabilir, bu nedenle hepimizin rahatlamaya ihtiyaç duyduğu zamanlar vardır. Özellikle gençlerin gevşemek için fiziksel ve duygusal alana ihtiyacı vardır. Bunun nedeni, yetişkinliğe geçerken daha fazla bağımsızlık ve özerklik istemeleridir.
Bu geçişle boğuşurken, düşünmek ve yansıtmak için alana ihtiyaçları vardır. Bu nedenle, çocuğunuz yer isterse, mümkün olduğu kadar onu zorlamamaya çalışın.
20. Çocuğunuzu sert bir şekilde cezalandırmayın
Asi gençlerle uğraşırken asla sert cezalar vermeyin. Her türlü fiziksel veya duygusal istismardan kaçının; örneğin, yiyecek gibi temel ihtiyaç maddelerini vermemek, çocuğunuzu tokatlamak.
Davranışlarını değiştirmek için gençlerini bıçakla tehdit edecek kadar ileri giden ebeveynler tanıyorum!
Sert cezalar onu yalnızca daha çekingen ve meydan okuyan yapar. Çocuğunuzla ilişkinizin kırılgan olduğunu unutmayın. Bir kez hasar gördüğünde tamiri zor olabilir.
21. Çocuğunuzla eğlenceli bir şeyler yapın
Aile hayatının çok büyük bir kısmı rutin faaliyetlerle meşgul. Çoğu zaman, gençleri ile eğlenceli bir şeyler yapmak ebeveynlerin aklına gelmez .
Ayda bir kez, çocuğunuzla bir yere gidin ve birlikte eğlenceli bir şeyler yapın. Parka gitmek, balık tutmak veya film izlemek olabilir. Bunu yapmak, çocuğunuzla ilişki kurmakla ilgilidir. Bu nedenle, bu aktivite sırasında çocuğunuza dırdır etmemeniz, eleştirmemeniz veya ders vermemeniz çok önemlidir.
22. Arkasındaki mantığı açıklamadan asla kurallar koymayın.
Ailenizde kurallar oluşturduğunuzda, çocuklarınıza her zaman kuralların ardındaki mantığı açıklayın. Bu özellikle gençler için geçerlidir. Çocuğunuzun kuralların arkasındaki nedenleri biliyorsa, kurallarınızı kabul etmesi daha olasıdır. Çocuğunuz kurallarınızdan birinin nedenini sorarsa, asla “Çünkü öyle söyledim” veya “Benim evim, benim kurallarım” demeyin.
Bunun gibi ifadeler, çocuğunuz hayal kırıklığına uğramasına neden olacaktır. Sonuç olarak, daha meydan okuyan biri olacak . Kurallar oluşturduğunuzda, çocuğunuzun yeni kuralları koymasına dahil etmek için elinizden gelenin en iyisini yapın.
Örneğin, ergenlik çağındaki oğlunuza şöyle diyebilirsiniz: “Sanırım partilere ne kadar geç saatlere kadar dışarıda kalabileceğinizi konuşmamız gerekiyor. Sana makul bir süre gibi görünen nedir?” Böyle bir tartışma yapmak, başlı başına mükemmel bir ilişki kurma alıştırmasıdır. Çocuğunuza görüşlerinin duyulduğunu hissettirecektir.
23. Çocuğunuz için güzel bir şey yapın
Ne kadar küçük olursa olsun hoş bir jest, çocuğunuzla ilişki kurmada uzun bir yol kat edebilir. Çocuğunuzla zorlu bir süreçten geçiyorsanız, bunu yapmak istemeyebilirsiniz. Sevgi dolu bir şekilde hareket etmek için sevgi göstermek gibi hissetmeniz gerekmez .
İşte çocuğunuzla aranızdaki ilişkiyi kurmaya yardımcı olacak bazı güzel jest örnekleri:
- Ona bir test için en iyisini dilemek için bir not yazın
- Masasına en sevdiği atıştırmalıktan küçük bir paket koyun
- Sevdiği bir dergiyi satın alın
- Ona bir hediye kartı alın
- Ona bir sandviç yapmayı teklif edin
Bunun gibi bir jest, “iyi” davranış için bir ödül olmadığında özellikle güçlüdür. Bunun nedeni, çocuğunuzun bunu sadece onu sevdiğiniz için yaptığınızı anlayacak olmasıdır.
24. Çocuğunuzun muhtemelen kendini güçsüz hissettiği için isyan ettiğini anlayın.
Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzun gözünden dünyanın nasıl göründüğünü anlamak genellikle zordur. Çocuğunuzun gözünde tüm güce sahipsiniz ve onların çok azı var. Hayatlarının neredeyse her alanında, gücün bir başkasında olduğunu hissederler.
Bu şu şekilde olur:
- Onları okula gitmeye (okula gitmekten nefret etseler bile ) ve ödevlerini yapmaya zorlayan otorite figürleri
- Telefon kullanımıyla ilgili sınırlar ve ne kadar mobil veri kullanabilecekleri
- Ne kadar TV izleyebilecekleri, ne zaman evde olmaları gerektiği vb. ile ilgili kurallar.
Tabii ki, sınırlar gereklidir. Ancak, çocuğunuza bir kontrol ve özerklik duygusu vermek de önemlidir. Sonuçta, çocuğunuzun yaptığı her seçimi kontrol edemezsiniz. Ne de çocuğunuzun davranışının her yönünü kontrol edemezsiniz.
25. Durumun bir gecede düzelmesini beklemeyin
- Çocuğunuzun davranışında ani bir gelişme beklemeyin.
- Bu makaledeki tüm ipuçlarını uygulasanız bile sonuçları görmeniz zaman alacaktır.
- Çocuğunuz bir gecede meydan okuyan olmadı. Muhtemelen aylar hatta yıllar süren bir süreçtir.
- Benzer şekilde, gencin daha az meydan okuyan olmasına yardımcı olmak da zaman alacak bir süreçtir.
Zamanla, çocuğunuz daha az asi olacak. Eviniz de daha huzurlu ve uyumlu bir yer olacak!