Okul öncesi eğitim, adından da anlaşılacağı gibi, çocuğun gelişiminin ilk yıllarında yaşadığı bir deneyimdir. Öğrenmenin oyunla birleştirildiği, profesyonel olarak eğitilmiş yetişkinler tarafından yürütülen bir erken çocukluk programıdır.
Okul öncesi eğitimin önemi, çocuğun duygusal, sosyal ve kişisel büyüme ve gelişimine yardımcı olmasıdır. 3 yaşındaki bir çocuk, ebeveynleri dışındaki yetişkinlerle zaman geçirebildiğinde, yetişkinlerle güvene dayalı ilişkiler kurmayı öğrenir. Okul öncesi, çocuğun kişisel gelişimi destekleyen yeni şeyler öğrenmesi ve paylaşmanın önemini öğrenmesi için yapılandırılmış bir ortamda ilk deneyimidir.
Bir çocuk evde konuşmayı öğrense de, okul öncesi eğitimde aynı yaş grubundaki çocuklarla ve öğretmenlerle sürekli etkileşim ve maruz kalma, iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Düşünce ve bilginin bilgiye dönüştürülebilmesi için zihinsel görüntülerin dillere dönüştürülmesini içerir. Rol oyunları, sesli okuma seansları ve hikayeler yoluyla zengin dile maruz kalmak, çocuğun kelime dağarcığını geliştirmeye yardımcı olur, böylece dil becerilerini geliştirir.
Okul öncesi eğitimin önemi, okul öncesi dönemde çocukların sadece çevrelerini keşfetmemeleri, aynı zamanda fiziksel koordinasyon becerilerini geliştirmeleridir. Koşma, tırmanma, boncuk işleme, sanat ve zanaat içeren etkinlikler, el-göz koordinasyonunu ve ince ve kaba motor becerilerini geliştirmeye yardımcı olur.
Albert Einstein’ın haklı olarak söylediği gibi, ‘Oyun, araştırmanın en yüksek biçimidir’ özellikle bu yaş grubu için haklıdır, çünkü çocuklar tarafından oluşturulan amaçlı oyun ortamlarında rehberli ve iskeleli oyun sırasında keşif, deney ve konuşmalar yoluyla sayısız sorularına cevap bulmayı öğrenirler. Bu deneyimler genç zihinlerde doğal bir merak uyandırır ve her zaman sorgulamaya isteklidirler.
Sembolik düşünce, okul öncesi yıllarda gerçekleşen bir diğer önemli bilişsel gelişimdir. Sembolik düşünce, somut nesneleri, eylemleri ve olayları zihinsel veya sembolik olarak temsil etme yeteneğidir. Örnekler, oyun oynuyormuş gibi yapma veya inandırıcı oyun etkinlikleri, bir şeyler çizme veya temsil etme ve nesneler hakkında konuşma olabilir.
Çocuk gelişimi uzmanlarının çoğu, erken yaşlarda sosyal, davranışsal ve bilişsel gelişimin önemi üzerinde de durmuştur. Erken deneyimler olumlu, tutarlı, gelişimsel olarak sağlam ve duygusal olarak destekleyici olduğunda, çocukların gelişimi üzerinde olumlu etkileri olduğu araştırılmıştır.
Küçük yaşta öğrenmenin, keşfetmenin ve yaşına uygun görevleri başarıyla tamamlamanın sevincini yaşayan bir çocuğun, daha sonraki yaşamda okuldan zevk alması ve akademik olarak daha başarılı olması daha olasıdır.
Erken eğitim araştırmacıları, erken yaşta eğitim gören çocukların genellikle sosyal becerilerinin geliştiğini, daha az davranışsal kaygıya sahip olduklarını ve özel bir dikkat göstermeden daha iyi notlar aldıklarını belirterek okul öncesi eğitimin önemini de göstermiştir. Oynayarak öğrenerek kazanılan özgüven, çocuğun kişilik gelişimine katkı sağlar.
Kaliteli bir erken çocukluk eğitimi, çocuklara evde öğrenemeyecekleri bilişsel, davranışsal ve sosyal beceriler kazandırır. Bu nedenle, öğrenmeye hazırlığı oluşturmak ve çocuğu sorgulamaya dayalı öğrenmeye dahil etmek için okul öncesi eğitim çok önemli bir rol oynar.